Deneme çekimi tadında: Bizden Olur Mu?

Morgoth

New member
BluTV’nin ilişki komedisi “Bizden Olur Mu?” bütün bölümleriyle yayınlandı. Dizi, yönetmen Emre Bahadır Çırakoğlu ile Deniz Işın ve Sarp Bozkurt’u internet işi “Eee daha sonra”nın ardından bir kez daha buluştururken bir daha benzer bir tempoda akıyor. “1 Erkek 1 Kadın” ve “Aynen Aynen” gibi çiftin enerjisine odaklanıp öyküyü başroller çevresinde kuran “Bizden Olur Mu?” huyu suyu ayrı iki bahtsızı yan yana getirerek onulmazı ondurmaya, olmazı oldurmaya çalışıyor.

Bir sosyal medya uygulaması üzerinden tanışan Deniz ile Sarp eski ilişkilerinin üstüne sünger çekip randevulaşırlar. Bir ilişki eserinden yardım alan ikili okudukları maddelere gore hareket etseler de talihleri yaver gitmez ve her defasında bir sorunla karşılaşırlar. İlk buluşmada Deniz kusar, ikincide Sarp boşalır. Ardından magic mushroom faciası, ağza kaçan arı gibi ummadık dertler girer araya. Çiftimiz “kitabına bakılırsa” oynadıkça hedeften uzaklaşmaktadır. İlişkilerine kankaları Arda ile Banu da karışınca işler çığırından çıkar.

ELİ ELİME DEĞDİ DE HEM BEN YANDIM HEM KENDİ!

Her bölümü “bunu saymayalım” teklifiyle sona eren dizi, kabaca el ele diz dize olup bir türlü kavuşamama hikâyesi. Bu son derece acıklı “yaklaş ama dokunma” halini günümüz toplumsallığında, kültürel ortamında değerlendirebileceğimiz gibi meseleyi fazla kurcalamadan cinsel açlığa da yorabiliriz. Zira Deniz ve Sarp bölümler boyunca birfazlaca aktivitede bulunmalarına karşın fiziksel temasa girmeden saatler geçiriyorlar. Hep bir öpüşme mesafesindeler, romantik ve erotik bir heyecan fırtınası kasıp kavuruyor gençleri ne çare eyleme geçemiyorlar. Aralarındaki cinsel gerilimi internet uygulamalarına bir eleştiri olarak okuyabilir yahut günümüz ilişkilerindeki başarısızlığın faturasını topyekûn yaşan(a)mamış cinselliğe çıkarabiliriz.

Çiftimiz “bizden olur mu” sorusunu “biz neyiz” sorusu ile beraber sorarken eşref saatlerinin tutmaması seyirciyi her bölüm başka bir maceraya sürüklüyor. kimi zaman Deniz itici davranıyor kimi zaman Sarp… Kimyaları uysa fizikleri uymuyor! Enerjileri denk gelmiyor, hobileri örtüşmüyor. esasen ilk bölümde Deniz’in arkadaşı Banu, Sarp’ın fotoğrafını görünce burun kıvırıyor. Deniz, Sarp’a kıyasla şüphesiz albenili… Bu uyuşmazlık ikilinin sıcak diyalogları ile aşılsa da zaman zaman yakınlaşmalarının önüne geçiyor.

MUTFAKTA PARKTA, HASTALIKTA SAĞLIKTA LİBİDO

Dizinin tarzına dair birkaç şey söylemeli. “Bizden Olur Mu?” beylik bir konuyu, çift olma gerilimini işlerken tahmin edileceği üzere cinsel göndermeleri ayyuka çıkarmış ancak öncüllerinin, benzerlerinin izini takip etmesine rağmen çoğu sahnede sıradanlığı aşamamış. Küfür kıyamet şu biçimde dursun, dizi ilk karesinden son karesine sekssiz bir sekse ayrılmış adeta! Ses ve gösteri var, kur dansları ediliyor falan ama icraat yok. bir daha de bunca işaretin hatırına çiftlerimiz birleşemese de birleşmiş kadar oluyorlar! Son sahnede ise olaylar birden duygusala bağlıyor ve “bence bunu sayalım” deniyor. Hani “Gibi” dizisinde (ikinci sezon ilk bölüm) geçen meşhur bir soru var, “14. yumurtanın yettiğini nasıl anladın?” diye. Diziyi çekenlere sormalı: 9 bölüm saymadınız da 10. bölümde ne oldu örneğin? niçin durdunuz?

her neyse efendim, aynı yatağa uzanılıyor. Deniz, Sarp’ın göğsüne başını koyuyor, finale varıyoruz fakat tatmin edici bir son olduğunu söyleyemeyiz. Dizi boyunca yükselen enerji sönüveriyor. Ortalığa saçılan donlar hatta fantezi aletleri… Girmeli çıkmalı, oturmalı kalkmalı kelime şakaları… Ağzın içine kadar girmeli, düşüp kalkmalı, erekte olmalı yakınlaşmalar bir anda boşa düşüyor. “Hep Yek” film serisinde görsek taşa gömeceğimiz ne var ise orta üst sınıftan tatlı çiftimizin gönül eğlencesine eşlik ediyor. Daha doğrusu Deniz ile Sarp karakterleri bu s.s. muhabbetine eşlik ediyorlar. esasen kısa olan bölümlerde bağlaç vazifesi nazarann ilişki tüyoları da doğası gereği yaratıcı değil.

BAYIK ORTA ÜST SINIF İLİŞKİLER: ZEVZEK VE İKTİDARSIZ

Bu noktada dizinin “Hep Yek”ten farkına değinmek isabet olacaktır. Bu benzetmeye şaşırıp “yok daha neler” diyen çıkacak belki fakat şunun farkındayız: Amiyane tabirle abazanı medeni veya ofansif sergilemek içinde belirgin bir ayrım yok. “Hep Yek”, ona buna sulanarak toplum huzurunu kaçıran “kopuk” karikaçeşidini sömürürken “Bizden Olur Mu?” birbirine tatlı yalanlar söyleyen, güzel evlerde oturan insanları tanıtıyor. Yeri gelmişken; dizide Deniz’in evi dikkat çekici… Giriş kattaki dairesine camlı, hoş bir kapıdan giriliyor. Sırf bu kapıyı sınıfsal bir gösterge saymalı. esasen Sarp’ın evini de sitcom’ların alametifarikası Amerikan mutfakla tanıyoruz. bir daha salondaki üç kişilik koltuk orta üst sınıf ilişkilerin canlandırıldığı bir olay örgüsüne işaret… Fazla uzağa gidemez dedikleri! Hakkını yemeyelim, dış çekimlere ağırlık verilmiş. Piknik, havuz, doğada kamp gibi tematik seçimlere uygun mekânlarda çalışılmış.

Tüm bu sitcom anlayışı ve kültürel başkalığın altını çizen dış mekân öyküleri diziyi “Hep Yek” sıradanlığından uzak tutuyor fakat bu kez bir başka sıradanlığa sürüklüyor; orta üst sıradanlığına. “Bizden Olur Mu?”, aralıksız maruz kaldığımız çiftleşme ritüelleri ve ilişki tüyolarının ötesinde zayıf bir anlatı… Öykünün kurulamadığını görüyoruz. Dizide tutar tek şey internetten tanışan çiftin çekişmesi, birbirine uyma-uydurma çabası. Bu temeli çıkardığımızda geriye pek bir şey kalmıyor. Tabii “amaç bu” denebilir, zaman geçirmeye dönük bir anlatıdan beklentiye kapılmamak gerektiği öğütlenebilir. Beklentiyi yükseltmemeli, doğru ama asgarinin karşılanmadığı ortada. “Bizden Olur Mu?” dizi olgunluğundan uzak, bölümleriyle daha ziyade haftalık mizah dergilerinin iki sayfaya yayılmış çizgi öykülerini anımsatıyor. sıradan bir olay, egzajere yaklaşım, fiziksel yakınlık bağlamında bol tarama, “bayık” da diyebileceğimiz iç karartıcı bir yoğunluk ve buna tezat bir zevzeklik…

UZUN SOLUKLU BİR AUDITION

Özeti geçtik ama özellikle bir noktanın altını çizmek istiyorum. “Bizden Olur Mu?”, bende “audition” duygusu uyandırdı. Sanki Deniz Işın ve Sarp Bozkurt on bölüm dizide rol alıp koca bir deneme çekiminde boy göstermişler. Çift çevresinde dönen ilişki komedilerinin atmosferi oyunculukları parlatmaya müsait… Senaryo da tatsız tuzsuz olunca geriye yalnız oyuncu performansı kalıyor. Son dönemde iki erkeğin başarılı uyumu yansıtan diziler izledik: “Ayak İşleri”, “Gibi” vs. “10 Bin Adım” ise erkek ile bayanın samimi iletişimine yaslanıyor. Bu dizilerin metinleri de kuvvetli olduğundan gülünç durumu öne çıkarabiliyorlar. Nedir ki “Bizden Olur Mu?” bize bir şey söylemek yerine oyuncuların hangi tip rolleri kıvırabileceğini açıklıyor. Örneğin Sarp Bozkurt o kadar ısrarlı, vurgulu oynuyor ki bundan daha sonra kendine gelecek roller için bir çerçeve çiziyor, diğer bir deyişle benzer rollere talip oluyor. Deniz Işın “üç s: sevimli, seksi, samimi” kompozisyonunu kışkırtıyor. halbuki birkaç aydır “Leyla ile Mecnun”da başrol oynayan oyuncu bazı ifadeleri bizzat oradan getirmiş. Ya “Leyla ile Mecnun”daki Leyla gibi oynamış ya da yer yer (özellikle ilk bölümlerde) Mecnun’un jest ve mimiklerini aktarmış. Gerçi Scorp adlı bir video uygulamasıyla tanınan Işın bununla birlikte internet kökenli oyuncuların esas sıkıntısını paylaşıyor. Sınırlı bir alanda, yüzü ve sesiyle var olmaya alışmış. Oynamaktan ziyade “var olmak” yahut “görünmek” gibi ifadeler karşılıyor bu tip çekimlerin özünü. Doğaçlamaya dayalı bu alan aslına bakarsan etkileşime dahası öykünmeye açık… Deniz Işın’a da hünerlerini sergilemesi bakımından “herkese önerdiğimiz gibi” belki bir festival filminde başrol oynamasını önerebiliriz. Naçizane! Hani düşük bütçeli, nüfusu 100 binden düşük bir yerleşimde geçen bir filmde oynarsa işveli ve yakın plan boş bakışlı Işın’ın ötesinde, sanat filmi icabı o esnada ırmak kenarına oturduğu için “uzaklara dalıp gitmiş, durgun suda ışıyan” formuna da şahit oluruz. Deniz Işın, umut vaat eden bir oyuncu fakat bu on dakikalık komedileri aşması gerekiyor. Makineli tüfek gibi konuşarak bir yere kadar!

Sarp Bozkurt ise başka biroldukca rolde handikap yaratacak ses tonunu öykünün de olanak sağlamasıyla lehine çevirmiş. “Eee daha sonra”daki “hafifçe peltek” konuşmasını coşturup kulak tırmalayan bir tona taşımış. Seyirci bir müddet daha sonra cırtlak sesine alışıyor ancak yakın çekimler onun oyunculuğunu da sınırlamış. Bozkurt da yetenekli bir isim… Yüz hatları ile son on yılda izlediğimiz en iyi erkek oyuncularımızdan Nadir Sarıbacak’ı hatırlatıyor; normal olarak dram yönünü geliştirmesi lazım. Tabii bu türden gelişimler gökten zembille inmiyor. Yetenek kadar oynanan metin de önemli… Kötü metin oyuncuyu bir tipte yoğunlaştırırken gelişmenine set çekebiliyor. “Bizden Olur Mu?” da “fazlaca oldukca kötü” diyemeyeceğimiz fakat gayet yavan bir senaryodan hareket etmekte…

* *

Peki, “Bizden Olur Mu?” Sizden olmaz, birbirimizi üzmeyelim. Ama audition için teşekkürler. Güzeli çirkininden bağımsız, bir vakit geçirdik sonuçta. Hakkınızı helal edin!
 
Üst