Din kültürü ve ahlak bilgisinin İngilizcesi nedir ?

Umut

Global Mod
Global Mod
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinin İngilizcesi Nedir? — Sadece Bir Çeviri Değil, Kültürel Bir Yolculuk!

Sabahın erken saatinde kahvemi almış, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi”nin İngilizcesini Google’a yazarken buldum kendimi. İlk çıkan sonuç: “Religious Culture and Moral Knowledge.”

Evet, kulağa fena gelmiyor ama biraz fazla resmi, değil mi? Sanki sınıfa yeni gelen değişim öğrencisine değil de, bir UNESCO raporuna hitap ediyor. Forumdaki arkadaşlardan biri de şöyle yazmıştı:

> “Bu çeviri fazla entelektüel olmuş, benim moralim bozuldu.”

İşte tam o anda fark ettim: Bu sadece bir çeviri meselesi değil, kültür, mizah ve biraz da kim olduğumuzla ilgili bir mesele.

---

1. “Religious Culture and Moral Knowledge” mi, yoksa “Faith and Ethics” mi?

Dil sadece kelimelerle değil, niyetle de konuşur. Türkçedeki “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” ifadesi, hem öğretici hem de toplumsal bir anlam taşır. İngilizce’ye çevirdiğimizde, bu anlamı birebir taşımak neredeyse imkânsız. “Religious Culture and Moral Knowledge” teknik olarak doğru, ama kulağa fazla mekanik geliyor.

Bazıları “Faith and Ethics” diyor — kısa, sade ve biraz daha ruhu olan bir çeviri. Ancak o da Türk eğitim sistemindeki dersin kapsamını tam yansıtmıyor. Çünkü bizim DKAB sadece “ahlak” veya “iman” anlatmıyor; aynı zamanda kültürel bağlamda birlikte yaşamı, toplumsal değerleri ve dinler arası hoşgörüyü de işliyor.

Belki de en doğru çeviri şu olabilir:

> “Religious and Ethical Education” — çünkü burada hem öğretim var hem kültür, hem de ahlaki bakış.

Ama bunu forumda paylaştığınızda, biri mutlaka yazıyor:

> “Kardeşim bu kadar uzun yazınca sınavda sığmaz kâğıda.”

---

2. Erkekler Strateji Kurar, Kadınlar İlişki Kurar... Ama Bu Defa Tersini Düşünelim!

Konu çeviri olunca forum bir savaş alanına dönüyor:

Ahmet: “Ben Religious and Ethical Studies diyorum, çünkü daha akademik.”

Elif: “Ben Faith and Morality demeyi tercih ederim, kulağa daha sıcak geliyor.”

Burada ilginç bir dinamik oluşuyor: Ahmet’in yaklaşımı çözüm odaklı, mantıksal; Elif’in yaklaşımı ise daha duygusal ve kültürel bağ kurmaya açık. Fakat klişelere kapılmayalım. Çünkü bazen en empatik yorumlar erkeklerden, en analitik değerlendirmeler de kadınlardan geliyor.

Örneğin Zeynep, “Religious Literacy” önerdiğinde herkes sustu. “Okuryazarlık” kavramını işin içine katmak zekiceydi; dinin sadece bir inanç değil, aynı zamanda bir anlama ve ifade etme biçimi olduğunu hatırlattı.

---

3. Çeviri, Kültürler Arası Bir Ahlak Testidir

Bir dili diğerine çevirmek aslında bir tür empati egzersizi gibidir. Karşındaki kültürün değerlerini, duygusal nüanslarını anlamadan doğru çeviri yapamazsın.

Mesela “ahlak bilgisi” kavramı Batı dillerinde genellikle morality ya da ethics olarak geçer. Ama bu iki kelime arasında bile ince farklar vardır:

- Morality daha çok bireysel değerleri ifade eder.

- Ethics ise toplumsal ve profesyonel çerçevede ahlaki ilkeleri anlatır.

Bu yüzden İngilizce’ye çevrilen dersin adı aslında hangi kültüre hitap ettiğine göre değişebilir. Eğer İngiltere’deyseniz “Religious Education” gayet yeterlidir. Amerika’da ise “World Religions and Ethics” derseniz daha evrensel bir karşılık bulursunuz.

Peki bu kadar farklı yaklaşım arasında hangisi doğru?

Belki de hepsi birer doğru parçasıdır. Tıpkı ahlakın tek bir tanımı olmadığı gibi.

---

4. Forumun Felsefi Köşesi: “Çeviride Ahlak Olur mu?”

Bir kullanıcı şöyle bir yorum yapmıştı:

> “Bir şeyi çevirirken onun özünü kaybetmemek de bir ahlaktır.”

Ne kadar haklı! Çünkü dil sadece kelime değil, niyet taşır. “Din kültürü” dediğimizde bizde çağrışan sıcaklık, topluluk duygusu ve saygı; İngilizce’ye geçince biraz resmi, biraz mesafeli bir tınıya bürünüyor.

Yine de bu farklar bizi zenginleştiriyor. Bir dilin sınırlarını aşmaya çalışırken, kendi kültürümüzü yeniden keşfediyoruz.

---

5. Kültürel Empati ve Mizahın Ortak Noktası

Bir arkadaş şöyle yazmıştı:

> “Bizim DKAB dersinde hoca, ‘ahlak’ deyince sınıfın yarısı gülüyordu, İngilizce çevirisini düşünemiyorum!”

Bu tür espriler aslında dilin canlılığını gösteriyor. Mizah, farklı kültürler arasında köprü kurmanın en doğal yolu.

Eğer “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi”ni İngilizce’ye çevirirken gülümseyebiliyorsak, doğru yoldayız demektir. Çünkü mizah, anlamın evrensel dilidir.

---

6. E-E-A-T Perspektifinden Bakış: Bilgi, Deneyim ve Güven

Bu konuyu tartışırken sadece kelimelerle değil, bilgiyle de donanmak gerek.

- Deneyim (Experience): DKAB dersinin amacı sadece dinî bilgi değil, ahlaki davranışları da deneyimle öğretmektir.

- Uzmanlık (Expertise): Eğitim sisteminde “Religious and Ethical Education” ifadesi, pedagojik bir yaklaşımı temsil eder.

- Yetkinlik (Authoritativeness): Akademik kaynaklarda bu tür dersler genellikle “Moral and Religious Education” başlığı altında incelenir.

- Güven (Trust): En önemlisi, çevirinin doğruluğu kadar kültürel bütünlüğü de korumaktır.

---

7. Son Soru: Peki Sizce Hangisi Daha İyi Anlatıyor?

“Religious Culture and Moral Knowledge” mi,

“Faith and Ethics” mi,

“Religious and Ethical Education” mi,

yoksa bambaşka bir ifade mi?

Belki de doğru cevap şu:

> Hangi dilde söylenirse söylensin, mesele kelimelerde değil, anlamda.

Ve belki de “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi”nin İngilizcesini ararken aslında hepimiz kendi dilimizin, kültürümüzün ve ahlak anlayışımızın İngilizcesini bulmaya çalışıyoruz.

---

Sonuç: Çeviri Bir Ayna Gibidir

Çeviri, sadece kelimeleri değil, bizi de tercüme eder. “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” İngilizce’de hangi kelimelerle ifade edilirse edilsin, taşıdığı anlam; insanı, toplumu ve birlikte yaşamanın ahengini anlatır.

Belki de bu yüzden en doğru karşılık, her kültürde yeniden yazılan bir hikâyedir:

> To understand faith, you must first understand humanity.

Ve evet, bazen tek bir kelimenin anlamı, bir forum dolusu tartışmadan daha çok şey anlatabilir.
 
Üst