Hipoguzi Nedir? Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Yaklaşımıyla Tıp Literatürüne Mizahi Bir Bakış!
Arkadaşlar merhaba,
Şimdi size öyle bir kavramdan bahsedeceğim ki, tıp kitaplarında geçse de bizim forumda “ilişki dinamikleri” ya da “kahve sonrası dramaları” başlığı altına çok rahat sığar: hipoguzi!
Adını duyan “hipopotamla mı ilgili bu?” diyor, duymayan zaten “ağzına sağlık, ben de tam bunu soracaktım” modunda kalıyor.
Ama gelin, bu kelimeyi sadece bir tıbbi terim olmaktan çıkaralım; biraz erkek mantığıyla, biraz kadın sezgisiyle harmanlayalım. Kahkahalar garantili, biraz da “doğru söylüyor yahu” dedirtecek bir yazı olacak.
---
Hipoguzi: Sessizlik Sanatı mı, İletişim Arızası mı?
Öncelikle teknik olarak konuşalım (ya da en azından konuşuyormuş gibi yapalım):
Hipoguzi, tıpta “az konuşma, iletişimde isteksizlik” anlamına geliyor. Yani, bir nevi konuşmaktan kaçınma sendromu.
Ancak biz bunu sadece klinik ortamda değil, gayet evde, ilişkilerde, hatta market reyonunda bile gözlemleyebiliriz.
Mesela klasik bir sahne:
Kadın sorar, “Aşkım, bugün nasıldı işin?”
Adam cevaplar: “İyiydi.”
Kadın devam eder: “Kimlerle toplantı yaptınız?”
Adam: “Milletle.”
Kadın, iç sesiyle bağırır: “O milletin içinde kim var be adam!”
İşte tam o anda, tıp literatürüne değil ama ilişki literatürüne katkı sağlayacak yeni bir vaka doğar: Eş kaynaklı hipoguzi!
---
Erkek Beyin Stratejisi: Az Konuş, Az Yanlış Yap!
Şimdi hakkını verelim: erkeklerin “hipoguzik” tavırlarının arkasında çoğu zaman bir hayatta kalma stratejisi vardır.
Onlar için her cümle, potansiyel bir tuzaktır.
Kadın “O elbiseyi beğendin mi?” diye sorduğunda, erkek beyninde hemen şu tablo belirir:
- “Beğendim” dersem, “Demek o daha güzel, benimkinin neyi var?” olur.
- “Beğenmedim” dersem, “Yani ben kötü mü giyindim?” gelir.
- “Fena değil” dersem, “Fena ne demek ya?” patlar.
Sonuç: Hipoguziye hoş geldiniz!
Yani konuşmamak, bazen erkek için evlilik içi bir savunma mekanizmasıdır.
Az konuş, az yakalan. Strateji budur.
---
Kadınların Empatik Yaklaşımı: “Sadece Dinle Beni, Cevap Verme!” Paradoksu
Kadınlar ise hipoguzik tavırlardan nefret eder ama kendileri de çoğu zaman fazla konuşma sendromuna yakalanabilirler.
Bir konuyu anlatırken beş duygusal alt başlık, üç geçmiş olay referansı, iki komşu örneği ve bir çocukluk travmasıyla süslemeyi severler.
Erkek, bu sırada içinden “benim pil bitmek üzere” diye düşünürken, kadın cümlesine yeni bir parantez açar:
“Yani geçen sene Ayşegül de bana aynı şeyi söylemişti, hatırlıyor musun? Hani o gün yağmur yağmıştı…”
Erkek: “Hayır.”
Kadın: “İşte senin sorun bu! Dinlemiyorsun!”
Hop, bir hipoguzi vakası daha kayıtlara geçti.
Kadın aslında konuşkanlığıyla değil, empatik derinliğiyle mücadele ediyor.
O, anlatırken rahatlıyor, paylaşıyor, bağ kuruyor.
Erkek ise bu derinliğe girdiğinde oksijensiz kalıyor.
---
Forum Üyeleri İçin Teşhis: Hepimiz Az Konuşan Taraf Olduk!
Hepimiz hayatımızın bir döneminde “hipoguzik” olduk aslında.
Kimi sınav döneminde, kimi sevgili triplerinde, kimi de “patron bir şey der diye” sessiz kaldı.
Ama itiraf edelim: bazen susmak da iletişimin başka bir biçimi.
Bir bakış, bir kahkaha, bir “hmm” sesi... Hepsi iletişimdir.
Tabii WhatsApp’ta “görüldü” atıp cevap vermemek de aynı şey sayılıyor mu, orası tartışılır.
Forumdaşlar, kimse yalan söylemesin:
Bir tartışmada “boşver konuşmayayım şimdi” deyip, sessizliğin içinde kazandığını düşünen ama sonra üç gün trip yiyen var mı?
El kaldıralım bakalım, samimi olun!
---
Hipoguziye Çözüm: Ortak Dil “Kahkaha”
Erkeklerin stratejik sessizliğiyle kadınların duygusal anlatımının buluştuğu tek yer: mizah!
Bir çift gülerken konuşmaz ama aynı frekansta olur.
Bir bakışla “sen yine çok konuştun” der, diğeri de gülerek “biliyorum ama sustum mu ben?” der.
İşte bu anda hipoguzi yerle bir olur.
Terapiden daha etkili bir şey varsa, o da ortak bir kahkaha anıdır.
Evlilikte, ilişkide, hatta forumda bile hipoguzik anlar yaşanabilir.
Ama önemli olan, sessizliğin ardından gelen cümlelerin samimi olmasıdır.
Bir “özür dilerim” bazen sayfalarca açıklamadan güçlüdür.
---
Forum Tartışması Başlasın!
Şimdi sözü size bırakıyorum sevgili forumdaşlar:
Sizce hipoguzi erkeklerde bir hayatta kalma refleksi mi, yoksa iletişim tembelliği mi?
Kadınların empatik anlatım tarzı sizce karşımızdakini boğuyor mu, yoksa hayatın rengi mi?
Kendi “hipoguzik” anılarınızı paylaşın; en komik örneği olan forumdaşımıza, sanal alkışları ben göndereceğim!

Sonuçta, konuşmamak da bir şeydir ama gülerek konuşmak, tartışmasız en etkili terapidir.
Haydi bakalım, sessizlik bozuldu, şimdi sıra sizde!
Arkadaşlar merhaba,
Şimdi size öyle bir kavramdan bahsedeceğim ki, tıp kitaplarında geçse de bizim forumda “ilişki dinamikleri” ya da “kahve sonrası dramaları” başlığı altına çok rahat sığar: hipoguzi!
Adını duyan “hipopotamla mı ilgili bu?” diyor, duymayan zaten “ağzına sağlık, ben de tam bunu soracaktım” modunda kalıyor.
Ama gelin, bu kelimeyi sadece bir tıbbi terim olmaktan çıkaralım; biraz erkek mantığıyla, biraz kadın sezgisiyle harmanlayalım. Kahkahalar garantili, biraz da “doğru söylüyor yahu” dedirtecek bir yazı olacak.
---
Hipoguzi: Sessizlik Sanatı mı, İletişim Arızası mı?
Öncelikle teknik olarak konuşalım (ya da en azından konuşuyormuş gibi yapalım):
Hipoguzi, tıpta “az konuşma, iletişimde isteksizlik” anlamına geliyor. Yani, bir nevi konuşmaktan kaçınma sendromu.
Ancak biz bunu sadece klinik ortamda değil, gayet evde, ilişkilerde, hatta market reyonunda bile gözlemleyebiliriz.
Mesela klasik bir sahne:
Kadın sorar, “Aşkım, bugün nasıldı işin?”
Adam cevaplar: “İyiydi.”
Kadın devam eder: “Kimlerle toplantı yaptınız?”
Adam: “Milletle.”
Kadın, iç sesiyle bağırır: “O milletin içinde kim var be adam!”
İşte tam o anda, tıp literatürüne değil ama ilişki literatürüne katkı sağlayacak yeni bir vaka doğar: Eş kaynaklı hipoguzi!
---
Erkek Beyin Stratejisi: Az Konuş, Az Yanlış Yap!
Şimdi hakkını verelim: erkeklerin “hipoguzik” tavırlarının arkasında çoğu zaman bir hayatta kalma stratejisi vardır.
Onlar için her cümle, potansiyel bir tuzaktır.
Kadın “O elbiseyi beğendin mi?” diye sorduğunda, erkek beyninde hemen şu tablo belirir:
- “Beğendim” dersem, “Demek o daha güzel, benimkinin neyi var?” olur.
- “Beğenmedim” dersem, “Yani ben kötü mü giyindim?” gelir.
- “Fena değil” dersem, “Fena ne demek ya?” patlar.
Sonuç: Hipoguziye hoş geldiniz!
Yani konuşmamak, bazen erkek için evlilik içi bir savunma mekanizmasıdır.
Az konuş, az yakalan. Strateji budur.
---
Kadınların Empatik Yaklaşımı: “Sadece Dinle Beni, Cevap Verme!” Paradoksu
Kadınlar ise hipoguzik tavırlardan nefret eder ama kendileri de çoğu zaman fazla konuşma sendromuna yakalanabilirler.
Bir konuyu anlatırken beş duygusal alt başlık, üç geçmiş olay referansı, iki komşu örneği ve bir çocukluk travmasıyla süslemeyi severler.
Erkek, bu sırada içinden “benim pil bitmek üzere” diye düşünürken, kadın cümlesine yeni bir parantez açar:
“Yani geçen sene Ayşegül de bana aynı şeyi söylemişti, hatırlıyor musun? Hani o gün yağmur yağmıştı…”
Erkek: “Hayır.”
Kadın: “İşte senin sorun bu! Dinlemiyorsun!”
Hop, bir hipoguzi vakası daha kayıtlara geçti.
Kadın aslında konuşkanlığıyla değil, empatik derinliğiyle mücadele ediyor.
O, anlatırken rahatlıyor, paylaşıyor, bağ kuruyor.
Erkek ise bu derinliğe girdiğinde oksijensiz kalıyor.
---
Forum Üyeleri İçin Teşhis: Hepimiz Az Konuşan Taraf Olduk!
Hepimiz hayatımızın bir döneminde “hipoguzik” olduk aslında.
Kimi sınav döneminde, kimi sevgili triplerinde, kimi de “patron bir şey der diye” sessiz kaldı.
Ama itiraf edelim: bazen susmak da iletişimin başka bir biçimi.
Bir bakış, bir kahkaha, bir “hmm” sesi... Hepsi iletişimdir.
Tabii WhatsApp’ta “görüldü” atıp cevap vermemek de aynı şey sayılıyor mu, orası tartışılır.
Forumdaşlar, kimse yalan söylemesin:
Bir tartışmada “boşver konuşmayayım şimdi” deyip, sessizliğin içinde kazandığını düşünen ama sonra üç gün trip yiyen var mı?
El kaldıralım bakalım, samimi olun!

---
Hipoguziye Çözüm: Ortak Dil “Kahkaha”
Erkeklerin stratejik sessizliğiyle kadınların duygusal anlatımının buluştuğu tek yer: mizah!
Bir çift gülerken konuşmaz ama aynı frekansta olur.
Bir bakışla “sen yine çok konuştun” der, diğeri de gülerek “biliyorum ama sustum mu ben?” der.
İşte bu anda hipoguzi yerle bir olur.
Terapiden daha etkili bir şey varsa, o da ortak bir kahkaha anıdır.
Evlilikte, ilişkide, hatta forumda bile hipoguzik anlar yaşanabilir.
Ama önemli olan, sessizliğin ardından gelen cümlelerin samimi olmasıdır.
Bir “özür dilerim” bazen sayfalarca açıklamadan güçlüdür.
---
Forum Tartışması Başlasın!
Şimdi sözü size bırakıyorum sevgili forumdaşlar:
Sizce hipoguzi erkeklerde bir hayatta kalma refleksi mi, yoksa iletişim tembelliği mi?
Kadınların empatik anlatım tarzı sizce karşımızdakini boğuyor mu, yoksa hayatın rengi mi?
Kendi “hipoguzik” anılarınızı paylaşın; en komik örneği olan forumdaşımıza, sanal alkışları ben göndereceğim!


Sonuçta, konuşmamak da bir şeydir ama gülerek konuşmak, tartışmasız en etkili terapidir.
Haydi bakalım, sessizlik bozuldu, şimdi sıra sizde!
