Muhabir
New member
Basına yansıyan son kamuoyu anketleri, Almanların büyük bir değişiklik istemediğini ve toplumsal demokrat Olaf Scholz’un, Angela Merkel’in bıraktığı mirası devralarak ona paralel siyasetlerle ilerleyebileceğinin sinyallerini veriyor.
Pekala, seçmenler niye Hristiyan Demokratlar (CDU) yerine Toplumsal Demokratlara (SPD) oy vermeyi tercih edecek? Bunu anlamak için Olaf Scholz’u daha yakından tanımak gerekiyor.
SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz kimdir?
MERKEL VE SCHOLZ: DORUKTAKİ YALNIZLAR
Olaf Scholz, Toplumsal Demokratların şansölye adayı ve bununla birlikte Şansölye Merkel’in Alman hükümetindeki yardımcısı.
Scholz, partisinin sol kanadını temsil etmiyor. Biroldukca SPD üyesi, Olaf Scholz’un çalışma bakanı olarak neoliberal “Agenda 2010” ıslahatlarına takviye verdiğini ve bu türlü sol unsurlara ihanet ettiğini düşünüyor. İşte, Merkel ile benzerlikleri de burada başlıyor.
Merkel de kendi partisi tarafınca pek sert biçimde eleştiriliyor. CDU seçmenlerine bakılırsa Merkel, Suriye iç savaşı sırasında ülkeye epeyce fazla mülteci kabul etti. Yalnızca 2015 yılında Almanya’ya 1 milyondan fazla mülteci geldi.
Merkel ve Scholz siyasetçi olarak kendilerini SPD ve CDU içinde konumlandırıyor. Merkel, CDU’ya göre daha solda, Scholz ise SPD’ye göre daha sağda konumlanıyor ve partilerinde tıpkı bir haymatlos üzere yalnız görünüyorlar.
SCHOLZOMAT: DUYGUSUZ ANCAK DENGELİ
İkinci bir ortak nokta ise Merkel de Scholz da büyük birer vizyona sahip değil. Daha pragmatik tahlillerin etrafında dolaşıyorlar. Alman hükümetini bir şirket üzere yönetiyorlar. Gündemdeki iklim krizi ya da ekonomik darboğazdan kaynaklanan problemlere esaslı ve sürdürebilir tahliller getirmek yerine kısa vadeli tahlil arayışlarına giriyorlar.
Hem Merkel tıpkı vakitte Scholz hislerine pek hakim. Her ikisi de büyük sahnede, halkın gözleri önünde tartışmaktan kaçınan uzlaşmacı başkanlar. SPD Şansölye adayı Scholz’un lakabı “Scholzomat” Pekala niye bu lakaba sahip?
Zira basın kendisine bir soru yönelttiğinde programlanmış bir bilgisayar üzere hislerini göstermeden soruları cevaplıyor.
YENİ TARZ YENİ SİYASET
elbette iki siyasetçi içinde bir kadro farklılıklar da var; Merkel’in her vakit ölçülü bir yol izlemesinin tersine, SPD adayı o denli birisi değil. Scholz 80’lerde SPD’nin gençlik kollarında etkin çaba yürüttü ve kapitalist iktisada karşı savaştı. NATO’yu saldırgan ve emperyalist olarak nitelendirdi. yıllar geçtikçe SPD adayının saç tarzından daha fazlasının değiştiği görülüyor. Bugün Olaf Scholz Sol Parti’ye koalisyon için NATO yanlısı siyasetleri koşul koşuyor.
Scholz tahminen en uygun aday değil, lakin eldeki en uygun aday. Öteki adaylar üzere daima kusur yapmaması da onu daha avantajlı bir pozisyona getiriyor.
Örneğin, Hristiyan Demokrat Armin Laschet Temmuz ayında Almanya’da yaşanan sel felaketinin akabinde gerçekleşen anma merasiminde, Cumhurbaşkanın yaptığı konuşma sırasında art planda gülmüştü. Olayın görüntüsü İnternette çok olumsuz reaksiyonlar aldı.
Seçimdilk evvel, Yeşillerin adayı Annalena Baerbock, Şansölye olarak dünyayı nasıl değiştirmek istediğine dair bir kitap yayınladı. Lakin Wikipedia ve öbür kaynaklardan intihal yaptığı ortaya çıktı.
RAKİPLERİNİN YANLIŞLARI ONUN TALİHİ
Scholz da bir ekip kusurlar yaptı, lakin onun bahtı şu ki bu kusurlar oldukça geçmişte kaldı. Örneğin, Hamburg Belediye Lideri olarak tertibini üstlendiği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı 2017’deki G20 doruğunda protestocular ve polis içinde şiddetli çatışmalar çıkmış ve bu büyük bir kaosa yol açmıştı.
Olaf Scholz’un tıpkı devirde yaşanan Cum-Ex banka skandalında da kuşkulu bir rolü vardı. Skandala karışan Hamburg merkezli Warburg Bankası, mahallî hükümete ödemesi gereken 47 milyon avro vergiyi kaçırmıştı ve Scholz buna bugüne dek dengeli bir açıklama getiremedi.
bir daha de ZDF Politbarometer anketine bakılırsa Almanların yüzde 70’i Olaf Scholz’u uygun bir Şansölye adayı olarak gördüklerini söylüyor. CDU şansölye adayı Armin Laschet ise oyların yalnızca yüzde 25’ini alabiliyor.
Spiegel mecmuasının yaptığı bir ankete göre, seçmenler her şeydilk evvel bilhassa Scholz’un uzmanlığına bedel veriyor. O denli ki Almanca’da “Aktenfresser” yani “dosya kurdu” olarak ün yapmıştır. Gerçi fizik doktorası olan Merkel de global salgın üzere karmaşık bir müddetçte detaylı bilgisiyle kuvvetli taraflarını sergileme fırsatı bulmuştu. Her iki başkan de güç işlerin üstesinden kendi başlarına gelmeyi tercih ediyor.
MERKEL’İN HAYALETİ BERLİN’DE DOLAŞACAK
Bu sonbaharda, Merkel’in 16 yıllık şansölyelik nazaranvi, “sadece fizikî olarak” sona eriyor, lakin Merkel’in hayaleti Almanya’yı yönetmeye devam edecek. Seçmenlerin birçok tanıdık bir yüz ve deneyimli bir siyasetçi istiyor. Merkel’in hayaleti olma rolü en uygun Scholz’a yakışıyor.
Siyasetçilerin stili da bu hususta değerli bir rol oynuyor. Almanların çoğunluğu Fransa’daki Emanuel Macron yahut Kanada’da Justin Trudeau üzere dikkat çeken ve show yapan bir şansölye istemiyor.
Çoğunluk Merkel üzere sakin ve alçak istekli bir siyasetçi istiyor. Bu Alman tarihine bakıldığında da anlaşılabilir bir durum. Katı önderlere duyulan güvensizliğin temeli Alman tarihi ve “Üçüncü Reich”a dayanıyor. Almanların birden fazla kitleleri harekete geçiren ve heyecanlandıran önderlerden fazla onları sakin tutan önderlerden hoşlanıyor. Zira Alman tarihi onlara bu biçimde olması gerektiğini söylüyor.
Paul Schwenn, Cumhuriyet
Pekala, seçmenler niye Hristiyan Demokratlar (CDU) yerine Toplumsal Demokratlara (SPD) oy vermeyi tercih edecek? Bunu anlamak için Olaf Scholz’u daha yakından tanımak gerekiyor.
SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz kimdir?
MERKEL VE SCHOLZ: DORUKTAKİ YALNIZLAR
Olaf Scholz, Toplumsal Demokratların şansölye adayı ve bununla birlikte Şansölye Merkel’in Alman hükümetindeki yardımcısı.
Scholz, partisinin sol kanadını temsil etmiyor. Biroldukca SPD üyesi, Olaf Scholz’un çalışma bakanı olarak neoliberal “Agenda 2010” ıslahatlarına takviye verdiğini ve bu türlü sol unsurlara ihanet ettiğini düşünüyor. İşte, Merkel ile benzerlikleri de burada başlıyor.
Merkel de kendi partisi tarafınca pek sert biçimde eleştiriliyor. CDU seçmenlerine bakılırsa Merkel, Suriye iç savaşı sırasında ülkeye epeyce fazla mülteci kabul etti. Yalnızca 2015 yılında Almanya’ya 1 milyondan fazla mülteci geldi.
Merkel ve Scholz siyasetçi olarak kendilerini SPD ve CDU içinde konumlandırıyor. Merkel, CDU’ya göre daha solda, Scholz ise SPD’ye göre daha sağda konumlanıyor ve partilerinde tıpkı bir haymatlos üzere yalnız görünüyorlar.
SCHOLZOMAT: DUYGUSUZ ANCAK DENGELİ
İkinci bir ortak nokta ise Merkel de Scholz da büyük birer vizyona sahip değil. Daha pragmatik tahlillerin etrafında dolaşıyorlar. Alman hükümetini bir şirket üzere yönetiyorlar. Gündemdeki iklim krizi ya da ekonomik darboğazdan kaynaklanan problemlere esaslı ve sürdürebilir tahliller getirmek yerine kısa vadeli tahlil arayışlarına giriyorlar.
Hem Merkel tıpkı vakitte Scholz hislerine pek hakim. Her ikisi de büyük sahnede, halkın gözleri önünde tartışmaktan kaçınan uzlaşmacı başkanlar. SPD Şansölye adayı Scholz’un lakabı “Scholzomat” Pekala niye bu lakaba sahip?
Zira basın kendisine bir soru yönelttiğinde programlanmış bir bilgisayar üzere hislerini göstermeden soruları cevaplıyor.
YENİ TARZ YENİ SİYASET
elbette iki siyasetçi içinde bir kadro farklılıklar da var; Merkel’in her vakit ölçülü bir yol izlemesinin tersine, SPD adayı o denli birisi değil. Scholz 80’lerde SPD’nin gençlik kollarında etkin çaba yürüttü ve kapitalist iktisada karşı savaştı. NATO’yu saldırgan ve emperyalist olarak nitelendirdi. yıllar geçtikçe SPD adayının saç tarzından daha fazlasının değiştiği görülüyor. Bugün Olaf Scholz Sol Parti’ye koalisyon için NATO yanlısı siyasetleri koşul koşuyor.
Scholz tahminen en uygun aday değil, lakin eldeki en uygun aday. Öteki adaylar üzere daima kusur yapmaması da onu daha avantajlı bir pozisyona getiriyor.
Örneğin, Hristiyan Demokrat Armin Laschet Temmuz ayında Almanya’da yaşanan sel felaketinin akabinde gerçekleşen anma merasiminde, Cumhurbaşkanın yaptığı konuşma sırasında art planda gülmüştü. Olayın görüntüsü İnternette çok olumsuz reaksiyonlar aldı.
Seçimdilk evvel, Yeşillerin adayı Annalena Baerbock, Şansölye olarak dünyayı nasıl değiştirmek istediğine dair bir kitap yayınladı. Lakin Wikipedia ve öbür kaynaklardan intihal yaptığı ortaya çıktı.
RAKİPLERİNİN YANLIŞLARI ONUN TALİHİ
Scholz da bir ekip kusurlar yaptı, lakin onun bahtı şu ki bu kusurlar oldukça geçmişte kaldı. Örneğin, Hamburg Belediye Lideri olarak tertibini üstlendiği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı 2017’deki G20 doruğunda protestocular ve polis içinde şiddetli çatışmalar çıkmış ve bu büyük bir kaosa yol açmıştı.
Olaf Scholz’un tıpkı devirde yaşanan Cum-Ex banka skandalında da kuşkulu bir rolü vardı. Skandala karışan Hamburg merkezli Warburg Bankası, mahallî hükümete ödemesi gereken 47 milyon avro vergiyi kaçırmıştı ve Scholz buna bugüne dek dengeli bir açıklama getiremedi.
bir daha de ZDF Politbarometer anketine bakılırsa Almanların yüzde 70’i Olaf Scholz’u uygun bir Şansölye adayı olarak gördüklerini söylüyor. CDU şansölye adayı Armin Laschet ise oyların yalnızca yüzde 25’ini alabiliyor.
Spiegel mecmuasının yaptığı bir ankete göre, seçmenler her şeydilk evvel bilhassa Scholz’un uzmanlığına bedel veriyor. O denli ki Almanca’da “Aktenfresser” yani “dosya kurdu” olarak ün yapmıştır. Gerçi fizik doktorası olan Merkel de global salgın üzere karmaşık bir müddetçte detaylı bilgisiyle kuvvetli taraflarını sergileme fırsatı bulmuştu. Her iki başkan de güç işlerin üstesinden kendi başlarına gelmeyi tercih ediyor.
MERKEL’İN HAYALETİ BERLİN’DE DOLAŞACAK
Bu sonbaharda, Merkel’in 16 yıllık şansölyelik nazaranvi, “sadece fizikî olarak” sona eriyor, lakin Merkel’in hayaleti Almanya’yı yönetmeye devam edecek. Seçmenlerin birçok tanıdık bir yüz ve deneyimli bir siyasetçi istiyor. Merkel’in hayaleti olma rolü en uygun Scholz’a yakışıyor.
Siyasetçilerin stili da bu hususta değerli bir rol oynuyor. Almanların çoğunluğu Fransa’daki Emanuel Macron yahut Kanada’da Justin Trudeau üzere dikkat çeken ve show yapan bir şansölye istemiyor.
Çoğunluk Merkel üzere sakin ve alçak istekli bir siyasetçi istiyor. Bu Alman tarihine bakıldığında da anlaşılabilir bir durum. Katı önderlere duyulan güvensizliğin temeli Alman tarihi ve “Üçüncü Reich”a dayanıyor. Almanların birden fazla kitleleri harekete geçiren ve heyecanlandıran önderlerden fazla onları sakin tutan önderlerden hoşlanıyor. Zira Alman tarihi onlara bu biçimde olması gerektiğini söylüyor.
Paul Schwenn, Cumhuriyet