Şeref mi Onur mu? Türk Dil Kurumu’nu Aramadan Önce Bir Kahve İçelim!
Arkadaşlar, yine geldim size kelimeyle kavga eden bir konuyla!
Sabah bir arkadaşım “Şerefli bir davranıştı” dedi, öteki de “Onurlu insan kolay bulunmaz” diye ekledi. Ben de orada kaldım… Yahu dedim, şeref ve onur aynı mı, yoksa bunlar tıpkı lahmacun ve pizza gibi uzaktan akraba mı? İşte o an, beynimdeki felsefe motoru çalıştı: Bu konuyu foruma yazmalıyım!
---
Biraz Ciddiyet, Biraz Ciddiyetsizlik: Şeref’in Kısa Özgeçmişi
Şeref kelimesi, kulağa biraz Osmanlı tokadı gibi geliyor, değil mi? “Şerefim üzerine söz veriyorum!” deyince sanki arka planda mehter marşı çalıyor.
Tarihi kökenine inince, Arapça “şaraf” kökünden geliyor, anlamı da “yüksek olmak, değerli bulunmak”. Yani aslında şeref, toplumun sana dışarıdan verdiği bir nişan gibi. Bir çeşit “itibar puanı”.
Kısacası, şeref biraz “insanların gözünde ne kadar düzgün durduğun”la ilgilidir.
Toplum seni ölçer, biçer, der ki: “Bu kişi şerefli biri.”
Ama bak, dikkat et: O ölçü hep dışarıdan geliyor.
---
Onur’un CV’si: İçten Gelen Bir Direnç
Gelelim Onur’a. O biraz daha içsel, biraz daha modern, biraz daha “psikoloji mezunu gibi düşünen” bir kelime.
Onurlu olmak, başkası ne derse desin, kendi değerini koruyabilmektir.
Mesela kimse seni alkışlamasa da, sen doğru bildiğini yapıyorsan — aha, işte orada Onur sahneye çıkar, bir reverans yapar.
Şeref dışarıdan verilen bir madalyaysa, onur içeriden parlayan bir ışıktır diyebiliriz.
Kısacası: Şeref “insanlar beni nasıl görüyor?”, Onur “ben kendimi nasıl görüyorum?” sorusunun cevabıdır.
---
Erkekler, Şeref ve Onur Konusunda Neden Stratejikleşiyor?
Şimdi gelelim işin eğlenceli kısmına.
Forumun erkek tayfası bu konuda genellikle “stratejik ve çözüm odaklı” yaklaşıyor.
Mesela:
— “Kardeşim, şeref onur fark etmez, yeter ki sağlam duralım.”
— “Onur mu dedin? Hemen Google’a bakayım, TDK ne demiş.”
— “Bakın beyler, mevzu ciddi, önce tanım, sonra tartışma!”
Erkekler bu işi planlı yürütür.
Bir kısmı kelimeyi analiz eder, diğeri örnek cümle bulur, biri de “bence bu semantik bir problem” diye konuya felsefi girer.
Ama işin sonunda biri çıkar “Abi sonuçta ikisi de gurur işte” der ve tüm stratejik emekler bir anda çöker.
---
Kadınlar Ne Diyor? Onur Kalpte, Şeref Gözlerde
Kadınlar bu meseleye bambaşka bakıyor. Empati yüklü, duygusal, ilişki odaklı...
Bir kadın forumdaş diyor ki:
> “Şeref bir başkasına karşı duruşundur, onur ise kendine sadakatindir.”
Bitti. Tartışmayı bitirdi.
Ama tabii ki diğer kadın forumdaş hemen geliyor:
> “Yok canım, bence onurlu olmak şerefli olmaktan daha derin, çünkü kalpten geliyor.”
Ve o sırada erkek üyeler köşede, kelime kökeni araştırmaya devam ediyor:
> “Arkadaşlar bir saniye, ben Osmanlıca sözlüğe baktım, burada başka yazıyor!”
İşte tam burada, forumun büyüsü devreye giriyor. Kadınlar duygularla, erkekler stratejiyle tartışırken ortaya çıkan karışım, adeta kelime felsefesinin menemenidir: karıştırdıkça güzelleşiyor.
---
Şeref-Onur İkilemini Günlük Hayatta Test Edelim
Haydi biraz sahaya inelim!
Bir arkadaşın sana borcunu ödemiyor. Sen “onurumla yaşarım” deyip susarsan, bu onurdur.
Ama “Benim şerefimle oynayamazsın!” deyip mahallede gürlersen, bu şereftir.
Yani biri sessiz, diğeri yüksek sesli bir erdem!
Bir örnek daha:
Bir futbolcu maçtan sonra formayı öper. Şerefli davranış mı, onurlu mu?
Cevap: Sponsorluk sözleşmesine göre değişir.
Ya da klasik:
Birisi seni haksız yere suçladı. Sen “Zaman gösterecek” deyip yoluna devam ediyorsan, onurlusun.
Ama “Benim adımı ağzına alma!” diyorsan, şeref moduna geçmişsin demektir.
---
Şeref-Onur ve Sosyal Medya: Yeni Çağın Çifte Standardı
Instagram’da biri “Ben onurlu bir insanım” yazıp 14 filtreyle poz atarsa, bu gerçekten onur mudur, yoksa sadece iyi ışık mı?
Ya da biri “Şerefim üzerine söz veriyorum!” deyip ertesi gün sözünü unutursa, algoritma ne düşünür?
Görüyorsunuz ya, modern çağda bu iki kavram da biraz “story süresine” bağlı hale geldi.
Şeref 24 saatte kayboluyor, onur ise yorumlarda tartışılıyor.
Ama yine de içten içe hepimiz o değerleri yaşatmaya çalışıyoruz — kimi caps’le, kimi kahveyle.
---
Beklenmedik Alan: Şeref ve Onur’un Ekonomik Versiyonu
İş dünyasında bu kelimeler ayrı bir boyut kazanıyor.
Bir müdür “Şerefli ticaret yapıyoruz” derken, muhasebeci “Ama onurlu şekilde vergi ödeyebiliyor muyuz?” diye soruyor.
Biri marka itibarı peşinde, diğeri iç huzur peşinde.
Aslında ekonomiyle bile bağlantılı bu iki kelime:
Şeref = Dış imaj, marka değeri.
Onur = İç denetim, etik duruş.
Bir şirket şerefli olabilir ama onurlu olmayabilir. Çünkü şeref PR’dır, onur kültürdür.
---
Sonuç: Şeref mi, Onur mu? Yoksa Çay mı?
Sonuç olarak arkadaşlar, şeref ve onur tıpkı çay ve simit gibi: ayrı düşünülmez ama aynı da değildir.
Şeref, toplumun gözünde nasıl bir izlenim bıraktığını anlatır.
Onur, aynaya baktığında kendinle barışık olup olmadığını.
Biri dışa dönüktür, diğeri içe dönük.
Ama en güzeli, ikisini dengeleyebilmek: hem şerefli hem onurlu yaşamak.
Yani hem topluma hem vicdanına karşı dik durmak.
Şimdi sıra sizde, forumdaşlar:
— Sizce hangisi daha ağır basar?
— Bir insan onurlu ama şerefsiz olabilir mi?
— Ya da tam tersi?
Cevaplarınızı bekliyorum; çünkü biliyorum ki bu forumda her biri ayrı bir dilbilgisi filozofu var.
Ve kim bilir, belki de aramızdan biri bu tartışmadan “Dil Bilgisi Başöğretmeni” olarak çıkar.
Haydi bakalım, klavyelerinizin şerefiyle, yorumlarınızın onuruyla yazın!
Arkadaşlar, yine geldim size kelimeyle kavga eden bir konuyla!

Sabah bir arkadaşım “Şerefli bir davranıştı” dedi, öteki de “Onurlu insan kolay bulunmaz” diye ekledi. Ben de orada kaldım… Yahu dedim, şeref ve onur aynı mı, yoksa bunlar tıpkı lahmacun ve pizza gibi uzaktan akraba mı? İşte o an, beynimdeki felsefe motoru çalıştı: Bu konuyu foruma yazmalıyım!
---
Biraz Ciddiyet, Biraz Ciddiyetsizlik: Şeref’in Kısa Özgeçmişi
Şeref kelimesi, kulağa biraz Osmanlı tokadı gibi geliyor, değil mi? “Şerefim üzerine söz veriyorum!” deyince sanki arka planda mehter marşı çalıyor.
Tarihi kökenine inince, Arapça “şaraf” kökünden geliyor, anlamı da “yüksek olmak, değerli bulunmak”. Yani aslında şeref, toplumun sana dışarıdan verdiği bir nişan gibi. Bir çeşit “itibar puanı”.
Kısacası, şeref biraz “insanların gözünde ne kadar düzgün durduğun”la ilgilidir.
Toplum seni ölçer, biçer, der ki: “Bu kişi şerefli biri.”
Ama bak, dikkat et: O ölçü hep dışarıdan geliyor.
---
Onur’un CV’si: İçten Gelen Bir Direnç
Gelelim Onur’a. O biraz daha içsel, biraz daha modern, biraz daha “psikoloji mezunu gibi düşünen” bir kelime.
Onurlu olmak, başkası ne derse desin, kendi değerini koruyabilmektir.
Mesela kimse seni alkışlamasa da, sen doğru bildiğini yapıyorsan — aha, işte orada Onur sahneye çıkar, bir reverans yapar.

Şeref dışarıdan verilen bir madalyaysa, onur içeriden parlayan bir ışıktır diyebiliriz.
Kısacası: Şeref “insanlar beni nasıl görüyor?”, Onur “ben kendimi nasıl görüyorum?” sorusunun cevabıdır.
---
Erkekler, Şeref ve Onur Konusunda Neden Stratejikleşiyor?
Şimdi gelelim işin eğlenceli kısmına.

Forumun erkek tayfası bu konuda genellikle “stratejik ve çözüm odaklı” yaklaşıyor.
Mesela:
— “Kardeşim, şeref onur fark etmez, yeter ki sağlam duralım.”
— “Onur mu dedin? Hemen Google’a bakayım, TDK ne demiş.”
— “Bakın beyler, mevzu ciddi, önce tanım, sonra tartışma!”
Erkekler bu işi planlı yürütür.
Bir kısmı kelimeyi analiz eder, diğeri örnek cümle bulur, biri de “bence bu semantik bir problem” diye konuya felsefi girer.
Ama işin sonunda biri çıkar “Abi sonuçta ikisi de gurur işte” der ve tüm stratejik emekler bir anda çöker.

---
Kadınlar Ne Diyor? Onur Kalpte, Şeref Gözlerde
Kadınlar bu meseleye bambaşka bakıyor. Empati yüklü, duygusal, ilişki odaklı...
Bir kadın forumdaş diyor ki:
> “Şeref bir başkasına karşı duruşundur, onur ise kendine sadakatindir.”
Bitti. Tartışmayı bitirdi.
Ama tabii ki diğer kadın forumdaş hemen geliyor:
> “Yok canım, bence onurlu olmak şerefli olmaktan daha derin, çünkü kalpten geliyor.”
Ve o sırada erkek üyeler köşede, kelime kökeni araştırmaya devam ediyor:
> “Arkadaşlar bir saniye, ben Osmanlıca sözlüğe baktım, burada başka yazıyor!”
İşte tam burada, forumun büyüsü devreye giriyor. Kadınlar duygularla, erkekler stratejiyle tartışırken ortaya çıkan karışım, adeta kelime felsefesinin menemenidir: karıştırdıkça güzelleşiyor.

---
Şeref-Onur İkilemini Günlük Hayatta Test Edelim
Haydi biraz sahaya inelim!
Bir arkadaşın sana borcunu ödemiyor. Sen “onurumla yaşarım” deyip susarsan, bu onurdur.
Ama “Benim şerefimle oynayamazsın!” deyip mahallede gürlersen, bu şereftir.
Yani biri sessiz, diğeri yüksek sesli bir erdem!
Bir örnek daha:
Bir futbolcu maçtan sonra formayı öper. Şerefli davranış mı, onurlu mu?
Cevap: Sponsorluk sözleşmesine göre değişir.

Ya da klasik:
Birisi seni haksız yere suçladı. Sen “Zaman gösterecek” deyip yoluna devam ediyorsan, onurlusun.
Ama “Benim adımı ağzına alma!” diyorsan, şeref moduna geçmişsin demektir.
---
Şeref-Onur ve Sosyal Medya: Yeni Çağın Çifte Standardı
Instagram’da biri “Ben onurlu bir insanım” yazıp 14 filtreyle poz atarsa, bu gerçekten onur mudur, yoksa sadece iyi ışık mı?
Ya da biri “Şerefim üzerine söz veriyorum!” deyip ertesi gün sözünü unutursa, algoritma ne düşünür?
Görüyorsunuz ya, modern çağda bu iki kavram da biraz “story süresine” bağlı hale geldi.
Şeref 24 saatte kayboluyor, onur ise yorumlarda tartışılıyor.

Ama yine de içten içe hepimiz o değerleri yaşatmaya çalışıyoruz — kimi caps’le, kimi kahveyle.
---
Beklenmedik Alan: Şeref ve Onur’un Ekonomik Versiyonu
İş dünyasında bu kelimeler ayrı bir boyut kazanıyor.
Bir müdür “Şerefli ticaret yapıyoruz” derken, muhasebeci “Ama onurlu şekilde vergi ödeyebiliyor muyuz?” diye soruyor.
Biri marka itibarı peşinde, diğeri iç huzur peşinde.
Aslında ekonomiyle bile bağlantılı bu iki kelime:
Şeref = Dış imaj, marka değeri.
Onur = İç denetim, etik duruş.
Bir şirket şerefli olabilir ama onurlu olmayabilir. Çünkü şeref PR’dır, onur kültürdür.
---
Sonuç: Şeref mi, Onur mu? Yoksa Çay mı?
Sonuç olarak arkadaşlar, şeref ve onur tıpkı çay ve simit gibi: ayrı düşünülmez ama aynı da değildir.
Şeref, toplumun gözünde nasıl bir izlenim bıraktığını anlatır.
Onur, aynaya baktığında kendinle barışık olup olmadığını.
Biri dışa dönüktür, diğeri içe dönük.
Ama en güzeli, ikisini dengeleyebilmek: hem şerefli hem onurlu yaşamak.
Yani hem topluma hem vicdanına karşı dik durmak.
Şimdi sıra sizde, forumdaşlar:
— Sizce hangisi daha ağır basar?
— Bir insan onurlu ama şerefsiz olabilir mi?
— Ya da tam tersi?
Cevaplarınızı bekliyorum; çünkü biliyorum ki bu forumda her biri ayrı bir dilbilgisi filozofu var.
Ve kim bilir, belki de aramızdan biri bu tartışmadan “Dil Bilgisi Başöğretmeni” olarak çıkar.

Haydi bakalım, klavyelerinizin şerefiyle, yorumlarınızın onuruyla yazın!